sosyoloji

TÜRKİYE’DE KIRSAL VE KENTSEL AİLENİN KARŞILAŞTIRILMASI

 Giriş

 Türkiye şartlarına göre Türk İhtisas Komisyonu ( 1989:34) aileyi; ‘ Kan bağlılığı, evlilik ve diğer yasal yollardan aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan fertlerden oluşan, fertlerin cinsel, psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı, fertlerin topluma uyum ve katılımlarının sağlandığı ve düzenlendiği temel bir toplumsal bilim.’ olarak tanımlamıştır.

Türkiye’de kırsal ve kentsel aile yapısını ele aldığımızda aynı ülke içerisinde bulunan fakat bazı konularda ayrışan iki farklı aile türünden bahsetmemiz mümkündür.  Kırsal aile denildiğinde aklımıza ilk gelen nüfus yoğunluğunun az olduğu, geçimini genelde tarım ve hayvancılık ile sağlayan insanlardan oluşan geniş aile türüdür. Geleneksel aile tipi olarak da düşünülen bu aile tipinde, yaşayan fert sayısı fazladır.

Kentsel aile ise, üretim ilişkileri ve ailede yaşayan fert sayısı olmak üzere farklılık göstermektedir. Kentsel ailede görülen yapı genelde çekirdek ailedir ve bu ailede yaşayanlar genelde üretici değil, tüketici konumundadırlar. Eğitim seviyeleri kentsel aileye göre daha yüksektir. Geleneksel ilişkilerden uzaklaşan bu aile yapısı daha çok modern bir çizgidedir denilebilir.

Aile yapısının temel varsayımları, ailenin büyüklüğü, hane halkı genişliği, aile içerisindeki rol dağılımlarıyla bu dağılımın niteliği, aile bireylerinin kendi içinde ve hanedeki çocuklarla olan iletişimi gibi konular birbirini etkileyen kompozisyonlar olduğundan aynı çerçevede ele alınarak incelenmesi gereken konulardandır.

indir

  Aile Büyüklüğü

Türkiye’de aile yapısı geleneksel geniş aile yapısından, çekirdek aile yapısına doğru değişme eğilimi içerisindedir. Özellikle televizyon ve internet gibi kitle iletişimin yaygınlaşması ile başlayan bu değişim hane halkının köyden kente göçü ile eğitim düzeylerindeki artışla birlikte farklılaşmış ailenin değerinde ve büyüklüğünde değişimlere neden olmuştur. (Taylan, 2009) Türkiye kırsal ve kentsel ailede yaşayan kişi sayısına göre farklılıklar göstermektedir. Kırsalda yaşayan aileler genelde geniş aile şeklinde konumlanırken, kentte yaşayan aile biçimleri çekirdek aile yapısı şeklinde düşünülebilir.

Geniş aile, birden fazla kuşaktan kişilerin yaşadığı veya evli birkaç çiftin bir arada olduğu aile tipidir. Bu aile tipini ataerkil geniş aile veya geçici geniş aile diye ikiye ayırmak mümkündür. Ataerkil geniş ailede hane halkı reisi vardır. Aile reisinin çocukları, gelinleri veya bu aileye bağlı diğer akrabalarda evde yaşayabilirler. Geçici geniş aile ise hane halkı reisinin veya ebeveynlerin anne ve babalarının eşlik ettiği aile tipidir. Bu aile yapısı ülkemizde genelde kırsalda görülse de az sayıda kentte de görülmektedir. Çekirdek aile ise, anne baba ve çocuklardan oluşan en az sayıda hane halkı olan aile türüdür (URL 1). Kırsal aile ile kentsel aileyi büyüklük olarak karşılaştırdığımızda kentsel ailedeki fert sayısının daha az olduğunu görebilmekteyiz. Kırsal aileler geniş aile yapısı gösterdiğinden anne, baba, çocuklar ve genelde aile büyükleri de aile içinde yaşamaktadırlar.

  Ekonomik Yapı

Türkiye’de kırsal ailede genelde babanın çalışarak aile ekonomisine yaptığı katkı, kentsel ailede kadının da iş hayatına katılmasıyla değişime uğramıştır. Ailede kadın ve erkeğin çalıştığı, aile bütçesine ikisinde katkıda bulunduğu bir yapıya doğru gidilmektedir (Bayer, 2013). Kırsal ailelerde baba, çocuklar, anne de görünmeyen bir emek karşılığında aile bütçesine katkı yaptığı söylenebilir. Kırsal ailede anne, baba ve çocuklar dışında yaşayan kişiler de aile ekonomisine katkı yapabilmektedir. Kentte değişen yaşam koşulları ile birlikte kadının iş gücüne aktif katılımı ekonomik dengeleri değiştirmekte birlikte ailenin gelir düzeyini yükseltmektedir.

 Otorite İlişkileri

Geleneksel aile tipinde yer alan ‘hiyerarşik ve asimetrik’ aile içi ilişkileri günümüzde ‘eşitlikçi’ aile ilişkilerine doğru gitmektedir. Kadın, erkek ve çocuk arasında yer alan geleneksel çizgilerle çizilmiş hiyerarşik ilişki günümüz toplumlarında esnemeye başlamış ancak çocuk ile ebeveyn arasındaki geleneksel ailedeki hiyerarşiye yakın bir konum hala devam etmektedir. Ailede kadının ekonomik gücünün artması, aile reisliği kavramının ortadan kalkması, kadına verilen hukuksal haklarla birlikte kadın ile erkeğin eşitlik anlayışı kentsel toplumdaki aile yapısını farklılaştırmaktadır (Bayer, 2013). Türkiye’de kırsal aile yapısında var olan otorite genelde ataerkil bir yapıdadır. Ailenin reisi en büyük erkek bireydir ve aileyi o yönetir. Kadının aile içinde otoritesi zayıftır. Ailede söz sahibi olamayan belki de tek kişi çocuktur. Çocukların otoriteye boyun eğmeleri beklenir. Kentsel ailede ise geleneksel aile yapısında farklılaşmaların olduğu gözlenmektedir. Babanın evdeki tek otorite olmadığı, hane halkının tamamının aile içinde söz sahibi olduğu bir yapıya doğru gidilmektedir.

  Çocuğun Konumu

Aile çocuğun gözünü açtığı, ilk yaşantılarını geçirdiği, hayatın minik bir provası olarak niteleyebileceğimiz kurumdur. Çocuk ilk olarak ailede öğrenir, daha sonra sosyalleşir. Çocuğun aile içerisindeki iletişimi onun daha sonraki yaşantılarını önemli ölçüde etkileyecektir. Tarih boyunca önemli ölçüde değer verilen aile kurumu zamanla değişime uğramış ve bu anlamda ailede yer alan çocuğun da konumunda önemli ölçüde değişiklikler meydana gelmiştir. Özellikle tarım toplumunda endüstri toplumuna geçişle birlikte geleneksel aile tipinden çekirdek aileye geçişin yaşanmasıyla aile içi otorite dengesi farklılaşmaya başlamıştır. Aile yapılarında meydana gelen bu değişimler aile bireylerinin çocukla iletişimine, çocuğa yönelik tutumlara ve ona verilen değere yansımıştır ( Şahin, Cevher ve Nilgün, 2007).

Geleneksel toplumlarda çocuğun dövülmesi, korkutulması ve baskı altında bırakılması normal olarak görülürdü. Çocuk özgür davranış sergilerse engellenir, kurallara uyan ve büyük oranda sindirilmiş bir çocuk olması istenirdi. Geleneksel toplumlarda baba çocuğa sevgi de gösteremezdi çünkü babanın çocuğa sevgi göstermesi onunla aralarındaki ilişkiye zarar verebileceğini düşündürtmekteydi (Yörükoğlu, 1992). Çocuğun uysal olması, söylenileni yapması, kısacası otoriteye boyun eğmesi desteklenirdi. Bunun yanında geleneksel aile yapılarında çocuğa fiziksel cezalarda uygulandığı bilinmektedir. Kırsal ailelerde çocukla konuşan, onunla iletişime girip özgür olmasını sağlayan aile yapılarına çok az rastlanmaktadır.

Çekirdek aile yapısında ise ailede kuşak çatışmaları sıklıkla yaşanmakta, iletişim yetersizliğinden dolayı da bir takım sorunlar baş göstermektedir (Özgüven, 2001: 13). Aile içinde iletişimsel sorunlar yaşansa da geleneksel aile tipinde görülen çocuğa yönelik şiddet azalmakta, neredeyse tüm sorunların konuşularak çözülmesinden yana bir tutum sergilenmektedir.

Sonuç

Aile geçmişten günümüze kadar var olan ve var olmaya da devam edecek olan bir kurumdur. Değişen hayat koşullarıyla birlikte var olmasını değişime ayak uydurarak sağlayan bu kurum, ülkemizde kırsal ve kentsel bölgelerde farklı yapılar göstermektedir. Türkiye’de kırsal ailede görülen geniş aile yapısı giderek çekirdek aileye doğru değişim göstermektedir. Kırsal aile yapısında otorite genelde erkektedir diyebiliriz. Kadının ev içi ve evin düzeni dışında karar verme yetkisi gittikçe artmaktadır. Günümüzde zamanla farklılaşan cinsiyetçi rollerden dolayı artık erkeklerin evde tek otorite olması konusunda eleştiriler yapılmakta, kadının ev işi yapması, çocuk bakması gibi kendi cinsiyetine atfedilen rollerden kurtulmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalar sonucu alınan sonuçlara göre ailede çocuğun konumu ile ilgili ciddi gelişmelerin olduğu söylenebilir. Kırsal ailede çocukla iletişimde ve çocuğun üzerinde kurulan otoriteden bahsedilirken, günümüzde çocuğun daha demokratik sayılabilecek bir aile ortamında yaşadığını söyleyebiliriz. Kentsel ailedeki empati ve sevgi ifadelerinin artması dolayısıyla ilişkiler daha yakın hale gelmiş, bu durumdan etkilenen çocuğun konumu da farklılaşmıştır. Ailelerin eğitim düzeyi yükseldikçe aile içi ilişkilerin de değiştiği buyurgan bir yapıdan daha demokratik bir yapıya doğru evrildiği görülmektedir. Kentleşme ve eğitim düzeyi arttıkça hem aile içi ilişkiler farklılaşmakta hem de çocuğun aile içi konumunda değişiklikler yaşanmaktadır. Anne ve baba olmaya yüklenen değerin farklılaşması, empatinin aile içinde işlemesi ve sevgiye dayalı bir iklimin yaygınlaşması ile aile içi ilişkiler değişmeye başlamıştır. Kırsal ailede ailenin çocuktan beklentileri yaşlanınca kendilerine bakmaları iken kentsel aile yapısında çocuğun bireyselleşmesini sağlamaya doğru bir anlayış benimsenmektedir.

KAYNAKÇA

Bayer, A. (2013), Değişen Toplumsal Yapıda Aile. Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sf. 107-116-117.

Özgüven, İ. E., (2001), Ailede İletişim ve Yaşam. Pdrem Yayınları: Ankara.

Şahin, T., Cevher, F. Ve Nilgün, F. (2007) Türk Toplumunda Aile Çocuk İlişkilerine Genel Bir Bakış. Sf. 1 -2.

Taylan, H. H. (2009), Türkiye’de Köy Ailesinde Aile İçi İlişkiler. Selçuk Üniversitesi: Edebiyat Fakültesi Yayınları, Sayı. 117. Sf. 118.

Yörükoğlu, A., (1992), Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, Özgür Yayın Dağıtım: İstanbul

URL1: https://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/rifat-mutlu/2017-ocak/turkiye-de-demografik-donusum-ve-aile-yapisi

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s