Günümüzde eğitim anlayışı bireylerin kendi amaçlarının farkına vardırmayan ve onun adına hedefler belirleyerek onun doğasına müdahale eden bir yapıdadır.
Eğitim süreçleri öğrenciyi gerçekten merkeze alarak yönetilmelidir.
Eğitim ekonomik ya da siyasal araçlarla insanın araçsallaştırdığı süreçlere dönüştürülmemelidir. Eğitimin amacı maddi getiri olmamalıdır. Eğitim sürecinde öğrencinin mutluluğu her şeyden önde tutulmalıdır. Öğrencilerin mutluluğu herhangi bir yan kazanca değiştirilmemelidir. Öğrencilere çeşitli şekillerde dayatmaya, baskı ve zorlamaya dayalı bir eğitim anlayışı terk edilerek, onların kişiliklerine saygı duyan, bireysel farklılıkları dikkate alan, eğitim gören kişileri ‘öğrenci’ adı altında tekleştirmek yerine her birinin farklı niteliklerde olduğunu (etnik, köken, dil,din vb.) kabul edip buna saygı duyarak kendilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olan bir eğitim sistemi yapılandırılmalıdır. Öğrencilerin farklılıklarından ötürü ayrımcılığa maruz kalmamaları için gerekli şartlar oluşturulmalıdır. Belli kalıplar belirleyerek eğitim alan bireyleri bu kalıplara göre şekillendiren bir zihniyetle ‘istendik davranışlar’ adı altında hedeflerde bulunmak yerine bireyin kendi hedeflerini oluşturmasına, kendi istediği yaşamı kurmasına yardımcı, destek ve rehber olmalıdır.
Okullarda demokratik bir ortamın sağlanabilmesi için uygulanan kuralların belirlenmesinde süreçten etkilenen bir özne olarak öğrencilerin de söz sahibi olması gerekir. Eleştirel pedagoji sunduğu kavramları, anlayışları dikkatle incelemek için eğitim bilimcilerin bu konuya çaba harcamaları gerekir. Tartışmalar gözden geçirildiğinde zengin tartışmalardan haberdar olunmalı somut yaşama etkileri daha çok düşünülmelidir. Sümerlerin ve Mısır’ın ileri bir uygarlık düzeyine erişmelerine, sahip oldukları okul kurumunun işlevselliği bir ihtimal ki yol açmıştır. Bugün de gelişmiş bir okul sistemine sahip olmakla ekonomik gelişmişlik arasında doğrusal bir ilişki olduğu görülebilmektedir. Ancak okulun sağladığı bu ekonomik gelişmişlik insanlığın gelişimine hizmet edecek niteliklere ne yazık ki ulaşamamaktadır.
Çünkü; okul sadece kendi ideolojik gelişmişliğine hizmet edecek bireyler yetiştirmeye özen göstermektedir. Amerika’nın gelişmişliğini sağlayan okul kuruluş sistemi neden Afrika’nın gelişmişliğine hizmet edememektedir ya da etmemektedir. Bu sorunun yanıtı gelişmiş batının gelişmemiş doğunun doğal kaynaklarını niçin sömürdüğünü cevaplamadan verilemez.