MARDİN

Doğunun büyülü yüzü olan mistik şehir…

Modernlikle medeniyet arasındaki ince ama keskin çizginin çok iyi belirlendiği, halkının inanılmaz misafirperver olduğu, kendinizi bir an Doğu Medeniyetinin tam olarak içerisinde hissettiğiniz bir yer.
Mardin gerçekten sadece Mardin değil. Biraz da hümanist bir şehir. Tarihin kendi içinde gizlediği o tanıklık etme ruhu insanına da yansımış. Mimarisini, halkını izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bir sürü dilden insanın konuşmasını kendi içinde eriten bir havası var.
Farklı dillerin harmanlanması şehre karizmatik bir mütevazilik katmış. Şehirde gezerken kendinizi bir film sahnesinde gibi hissediyorsunuz. Tarihin içinde ve tam olarak tarihin kendisi gibi. Bir an tüm medeniyetleri hayal edebiliyorsunuz.

Bir arkadaşım Mardin’e gitmeden önce bana, kesinlikle şehre aşık olacaksın demişti. Aşık olmak batıl kalır, geçicidir. Mardin’e aşık değil sadık kalıp yoldaş olmak daha anlamlı gibi geldi bana.

Tam olarak şairin dediği gibi,

‘Şair, sen kiminle konuşursun
Mardin yoldaşın değilse?’

Kısa Mardin seyahatimde gezebildiğim yerler;

Deyrulzafaran Kilisesi

Mardin’in 4 km doğusunda, şirin bir dağ yamacında, Mardin Ovasına hakim bir noktada yer alan manastır, 5.y.y.’da inşa edilmiştir. Manastır bugün de Süryani Kilisesi’nin önemli bir dini merkezidir. Yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Bahçesinde yer alan çay bahçesinden tadını pek beğenmesem de sade Süryani kahvesi içtim. Burada yöreye özgü değişik bir kokusu olan çaydan da içilebilir.

 

Midyat

Mardin’e gidildiğinde mutlaka gidilecek bir ilçedir Midyat. Sokaklarını Midyat’ın çocuklarıyla gezersiniz. Çocuklar ilçede çekilmiş dizileri anlatarak gezi boyunca size eşlik ederler. Bir Suryaninin ölmeden önce devlete bağışladığı Konuk Evi’nde Midyat manzarasını izlemek sizi adeta büyüler. Tüm tarih ayaklarınızın altındadır. Gümüşçüler , tarihi evler, tarihi sokaklar, kiliseler burada da dikkat çekicidir.

 

Eski Mardin

Eski Mardin’de aklımda kalan en önemli  şey gümüşçüler ve çörekcilerdir. Uzun bir tarihi cadde ve gümüşçü dükkanları oldukça göze çarpıyor. Konuşkan, misafirperver ve yardımsever esnafı sayesinde gelen turistler çok fazla alışveriş yapıyorlarmış. Bu caddedeki kebapçıların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Eski Mardin’in tepesinde yer alan bir kebapçıda cevizli kebap yedim ve çok beğendim. Ayrıca fıstıklı kebap, cağ kebabı, acılı kebap da arkadaşlarım tarafından çok beğenilmişti. Mardin’de et yemeye ve çay içmeye kesinlikle doyuyorsunuz.

 

Dara

Mezopotamya’nın Efes’i Dara’dır. Özellikle 3000 kişinin kemiklerinin bulunduğu Dara Harabeleri ciddi anlamda tarihe tanıklık etmektedir. Kazılar bu bölgede hala devam etmektedir. İlçe oyulmuş kent kalıntıları, su kanalları, su sarnıçları ile oldukça güzel görünmektedir.