Ben öğretmenim…
Aslında çok da ‘Ben öğretmenim.’ diyemem.
Hep öğrencileriyle birlikte öğrenen, yeni bir şeyler keşfeden ve sürekli öğrenci kalan biri olarak bu mesleği seçmiş olduğum için hiçbir zaman pişman olmadım.
Öğrencilerimle birlikte hep öğrenci oldum. Bir türlü öğretmen olamadım. Öğrencilerimle birlikte ‘öğrenen’ olduk. Öğretmek biraz da üstünlük gerektirir. Öğrencilerle eşit seviyede olmak bana hep daha iyi gelmiştir.
Bir çocuğun gözündeki ışıltıyı hissetmek mesleğin ötesinde, gelecek demektir. Çocuklar aslında geleceğe gönderdiğimiz mesajlardır. Direkt çocuklara dokunuyor olmak, sadece öğretmenlere özgü bir ayrıcalıktır.
Çocuklar aslında saflığın aynasıdır. Onlardaki samimiyeti hiçbir yetişkinden şu ana kadar görmediğimi itiraf etmeliyim. Bu nedenle en çok çocuklara güvenirim.
Ben sevgiyi ve sevilmediğini anlamayı öğrencilerimden öğrendim. Çocuklar sevilip sevilmediğini anlamakta yetişkinlerden daha profesyoneller. Ayrıca öğretmenlerinin kendilerini sevdiğini anladıklarında ondan daha çok şey öğrenirler. Çocuklar sevmedikleri kişilerden bir şey öğrenemezler.
Çocuklar din, dil, ırk ayrımı yapmazlar, evrenseldirler. Çocukların zengini fakiri yoktur. Hepsi eşittir. Bu ayrım tamamen yetişkinlere aittir.
Öğretmenlik yaptıkça çocuklara daha çok inanır ve onları daha çok sever oldum.
Umudun aslında bir çocuğun gülümsemesinde saklı olduğunu öğrencilerim sayesinde keşfettim. Çocukların geleceği inşa edeceklerine dair umudum arttıkça mesleğimi daha çok sevmeye başladım.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü…
Beni öğretmen ve Esra yapan tüm öğrencilerim iyi ki varsınız.
İyi ki sizlerle karşılaştım ve beni biraz daha ben yaptınız.
Hepinize teşekkür ediyorum.