Finlandiya gezim sonucunda hissettiklerim;
Okullardan çıkınca hep düşünürüm ‘Nasıl hissediyorum?’diye. En son Viyana’da Montessori okulundan çıktıktan sonra bahçede oturmuştum. Gözlerim dolmuştu inanın. Çocukluğumla empati kurdum ilk, sonra tüm öğrencilerimle. Kayıp olana üzüldüm, kaybettiklerime ve bir öğretmen olarak kaybettirdiklerime…
Finlandiya’da okuldan çıktım, sordu bir arkadaşım ‘Nasıldı?’ diye. Cevabım; ‘ Kendimi bir öğretmen olarak çok yetersiz hissediyorum.’ Beni ikna etmek için uzun uzun konuştu ve yine sordu. Cevabım ‘ Kendimi daha çok yetersiz hissediyorum.’
Esra yapma etme bir sürü konuştuk ama ben hâlâ kendimi yetersiz hissediyorum. Daha çok uğraşıyorum, daha çok emek veriyorum, dişimle tırnağımla kazıyorum ama bu kadar yol alabiliyorum. Bunun okulla ya da meslekle de ilgisi yok. Konu derin, mevzu uzun..
Nasıl mıydı Finlandiya? Dürüsttü, demokratikti, temizdi, yeşildi, güven vericiydi. Bizler hep eğitim sistemini konuşuyoruz. Bence eğitim sistemini değil Finlandiya’yı konuşmalıyız. Tepeden ülkenin fotoğrafını çekin ve inceleyin ne demek istediğimi anlarsınız. Eğitim sistemi bir toplumdan bağımsız gibi konuşulur hep, eğitimi şekillendiren toplumun kendisidir, toplumu şekillendiren de eğitimdir. Zaten ondan dolayı öğretmenlere toplum mühendisi denir. Öğretmenleri resmen bilim adamı Finlandiya’nın ve her şey öğretmenlere emanet. Gerisi işte bahsettiğim ülke… Gerisini siz düşünün… Ve ben bir öğretmen olarak kendimi yetkisiz ve yetersiz hissediyorum.
Üzgünüm.