Ufak tefek, öğrencilerine tutkun, mesleğini çok seven gencecik bir öğretmen.
Henüz 28 yaşında…
Eyüp’te bir ilkokulda müdür yardımcısı.
Durduğu yerde durmuyor.
Öğrencileriyle yatıp kalkıyor desem yeridir.
İlgilenebileceğini düşündüğü herkese e-mail yazıyor, okulundaki sorunları anlatıyor.
Anlatıyor ki kendisinin yetmediği yerde onlardan destek alabilsin.
Nitekim aradığı desteği bulmuş da..
Önceleri o da biraz uzak duruyormuş ‘onlar’dan, rahatsız oluyormuş.
Ta ki üç yıl önce birinci sınıfı okuttuğunda sınıfına iki Suriyeli kız öğrenci gelene kadar.
Bu iki küçük kız hiç Türkçe bilmiyormuş.
Ya ağlıyor ya da arkadaşlarını tırmalıyorlarmış.
İşte o zaman anlamış ki ‘onlar’ ve ‘biz’ değil ‘hepimiz’ demeliyiz.
Bu çocuklarla ilgili tabuları kırmak gerektiğini, en çok çocukların zorluk çektiğini, hırpalandığını düşünüyor.
O günden bu yana okulundaki Suriyeli öğrencilerin sayısı onyediye çıkmış.
Kimileri “Nedir bu uğraşın?’ diye gayretini eleştirseler de o yılmamış.
Sonunda New York Üniversitesi’nden Selçuk Şirin sesine kulak vermiş.
Bugünlerde Esra Öğretmen çok mutlu.
Çünkü Bahçeşehir Üniversitesi’nden Sosyal Ben projesi gönüllüleri ile okulunda çeşitli atölye çalışmaları yapacak.
Müzikle, resimle, drama ile öğrencilere ulaşacak.
“Bu küçük çocukları şimdi kazanmazsak sonra çok geç olur” diyor.
Hakkımda Eğitimin Halleri’nde yazılan yazı.
http://egitiminhalleri.com/esra-ogretmen-ve-suriyeli-ogrencileri/