Eğitim, Röportajlar

Prof.Dr.Selçuk Şirin Röportajı: Yaz Tatilinde Öğrenme Kaybı Nedir Ve Nasıl Önlenir?

selcuksirin

Yaz tatilinde öğrenme kaybı yeni konuşulan bir konu. Öğrenciler eğitim- öğretim süresi boyunca aldıkları akademik eğitimin ardından uzun bir tatile giriyor. Çocuklar öğrendiklerini yaz tatilinde unutuyor ve okul açıldığında okula uyum sorunları yaşıyor. Bu öğrenme kaybı ve okul açıldığında öğrencilerin yaşayacakları uyum problemleri, ciddi anlamda öğrencilere, öğretmenlere ve ebeveynlere zaman kaybettiriyor.

Okulun açıldığı ilk aylarda bu düzen tekrar sağlanmaya çalışılıyor. Yaz tatilini verimli geçiren çocuklar uyumu kolay yakalarken, tatilde hiçbir şey yapmayan çocuklar gerileyebiliyor. Yaz tatilinde öğrenme kaybı yaşayan ve yaşamayan çocuklar okul açıldığında aynı sınıfa giriyor ve bu yük bu kez öğretmene yükleniyor. Peki öğrenme kaybı öğrenciler için bu kadar önemliyken bu konuda neler yapılabilir?

2013 yılında katıldığım bir konferansta bu konuya ilk kez değinen, yaz tatilinin uzunluğuna dikkat çeken ve şu an New York Üniversitesi’nde kürsü profesörü olan Prof. Dr. Selçuk Şirin’e konu hakkında sorularımı sordum. Konuyla ilgili hocamızın düşünceleri ve önerileri bizlere farkındalık kazandıracak.

Tatilde öğrenme kaybı nedir?

Çocuklar eylül ayında okula başladıklarında, varlıklı ve eğitimli ailelerden gelen çocuklar ile eğitimsiz ve sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ailelerden gelen çocuklar arasında bir makas var. Bu makas nereden kaynaklanıyor? Bir grubun evinde eğitici materyaller var. Aile daha eğitimli olunca çocuğunun ne istediğini ve ne beklediğine daha çok önem veriyor. Fakat bu iki grup arasındaki fark okul devam ettikçe azalıyor.

Eylül ayından başlayarak mayıs ayına gelindiğinde bu dokuz aylık okulun açtığı makas daralıyor. Okul bir anlamda sosyal mobilite işlevini yerine getiriyor. Fakat ondan sonra mayıs ayı geldiğinde bu makasın daraldığı noktada çocuklar tatile giriyor. Öğrenme kaybı işte burada başlıyor. Tatile gittiklerinde doğal olarak çocuklar akademik sürecin dışında kalıyor. Bu durumda iki grup arasındaki o makas, hızla açılıyor. Varlıklı ve eğitimli ailelerden gelen çocuklar yazın öğrenmeye devam ediyor. Diğer çocukların öğrenmesi duruyor. Bir sonraki eylüle kadar bu durum devam ediyor. Yaz tatilinde öğrenme kaybı dediğimiz şey işte tam olarak bu oluyor. Kimi öğrenci öğreniyor, kimisi ise öğrenmiyor.

Çocuklar eylül ayında okula başladıklarında, varlıklı ve eğitimli ailelerden gelen çocuklar ile eğitimsiz ve sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ailelerden gelen çocuklar arasında bir makas var. Bu makas nereden kaynaklanıyor?

Peki bu tatilde öğrenen ve öğrenemeyen öğrencilerin farkı nedir?

Öğrenenler planlı çalışmalara katılıyor. Bu yaz okulu, spor, sanat, yüzme, dağcılık v.s. planlı aktiviteler olabilir. Bu aktiviteler çocuğa öğrenme fırsatı veriyor. Bu fırsatlar okuldaki öğrenme fırsatından daha iyi olabiliyor. Sınav yapmaktan ya da sürekli test çözmekten söz etmiyorum. Okulda olan öğrenmenin devamının olması veya okulda ki gibi olmasına gerek yok. Hayatın pek çok alanında olabilir. Ayrıca eğitimli aileler çocuklarıyla yaz tatilinde kaliteli diyalog kuruyor. Çocuklar soru soruyor, aileleri cevap veriyor. Müzeye gidiyorlar, köye gidiyorlar v.s. Bütün bu etkinliklerde öğrenme devam ediyor.

Diğer grup ise yaz tatili gelince tamamen öğrenme süreçlerinin dışında bulunuyor. Ne yaz okulu var, ne spor ne de sanat! Ebeveynleri çalıştıkları veya yoğun oldukları için çocuklarına zaman ayıramıyor. O makas sürekli açılıyor. Ve bu açılan makas yaz tatillerindeki öğrenme kaybından kaynaklı oluşan bir makas. Sekiz yılın sonunda senede iki ay diye hesaplarsak bir buçuk iki yıllık öğrenme kaybı demek. Her yıl; iki ay kaybeden çocuklar liseye geldiklerinde öğrenme kaybına uğramayan çocuklar ile aralarında başta çok küçük olan makas, neredeyse iki yıllık bir öğrenme kaybına tekabül ediyor. Üniversite sınavına geldiğinde bildiğimiz sonuç ortaya çıkıyor. Varlıklı ve eğitimli ailelerin çocukları çok başarılı oluyor diğer çocuklar ise liseyi terk etmediyse üniversite sınavında başarısız oluyor.

Yaz tatilinde Türkiye’deki çocuklar akşam saat 9 ve 10’dan sonra da ayakta. Gece 12’ler 1’lerde yazlıklarda görebilirsiniz, bütün çocuklar gece ayakta. Bir çocuğa yapacağınız en büyük zarar bu.

Öğrenme kaybından dolayı okul açıldığında öğrencilerde gözlenen uyum ve davranış problemleri nelerdir?

Öğrenciler okulun başlangıç yıllarında 1. sınıfın sonunda okuma-yazmayı, matematiğin giriş süreçlerini, rakamları v.s. öğreniyor. Çocuk yaz tatiline girince bütün bu bilgileri unutuyor. İkinci sınıfın başlangıcı geldiğinde öğretmen bir gruba okuma-yazmayı ve rakamları yeniden öğretecek ama diğer grupta alıp başını gidecek. Çünkü bu grup yazın da devam etmiş. Yazın uykusuzluk problemleri olabiliyor. Yazın rutinin dışına çıkıyor öğrenci.

Ebeveynlik ile ilgili en önemli faktör rutin. Saat kaçta uyuyorsun? Saat kaçta uyanıyorsun? Öğlen ve akşam yemeği saat kaçta yiyorsun? Okulun çocuklara verdiği sadece müfredat değil, okul rutin de kazandırır. Okul saatleri var. Yaz tatilinde Türkiye’deki çocuklar akşam saat 9 ve 10’dan sonra da ayakta. Gece 12’ler 1’lerde yazlıklarda görebilirsiniz, bütün çocuklar gece ayakta. Bir çocuğa yapacağınız en büyük zarar bu. O rutini bozuyorsunuz. O rutin bozulunca yazın gece saat on ikide uyuyan çocuk eylül ayı gelince uyum sorunu yaşıyor. Zaten zamanının çoğunu televizyon başında geçirmiş çocuk veya anne babası kendi arasında konuşurken çocuğa söz hakkı vermemiş. Burada korkunç bir manzara ortaya çıkıyor. Bütün bu yük de okul açıldığında öğretmenin üzerine biniyor. Eylül ayında öğretmen tekrar uğraşıp duruyor. Öğretmen yeniden başlıyor.

Türkiye ve Avrupa’daki tatil sürelerini karşılaştırırsak neler söyleyebilirsiniz?

Türkiye’de tatil süresi çok uzun ve yaza yığılmış durumda. Pek çok ülke artık bu 8-9 ay eğitim ve yazın tatil uygulamasının doğru olup olmadığını tartışıyor. Bu tarım toplumundan kalma eski bir alışkanlık. Bizim bir an önce bunu terk etmemiz lazım. Bu soruna önerim quarter sistemi dediğimiz uygulama. Bir eğitim-öğretim yılını dörde bölebiliriz. Üç ay sürekli tatil olan bir ülkede öğrenme kaybının olmaması mümkün değil. Tatil çok uzun. Yılı dörde bölmek en ideali. Ülkeler yavaş yavaş bu uygulamaya doğru gidiyorlar. Seneyi dörde bölüyorsunuz. Dört sömestr oluyor. Bu sistemle dört sömestr ve her sömestr arasına da bir ya da iki hafta koyuyorlar.

Tatilde öğrenme kaybı nasıl önlenebilir? Öğrenme kaybını önlemek için anne-babalara tavsiyeleriniz nelerdir?

Yazın her gün 5 -10 dakika çocuğun akademik bir uğraşının olması lazım. Yaz tatil setleri var. Yaz tatil setlerinin çoğunun test olduğunu görüyoruz. Çocuğuna yazın test çözdüren ebeveynlere acıyorum. Yazık çocuklara yazık! Kışın çocukları eğitimden soğutan bir süreç bu, buna yazın da devam etmeyelim. Yaz sınava hazırlık zamanı değildir. Yaz ayı; çocukların okulda sıkıcı olan öğrenme süreçlerini zenginleştirme fırsatı verir bize.

Yazın aile çocuğu köye götürüyorsa ve çocuk köydeki yaşlıların hikayelerini dinliyorsa, ebeveyn çocuğuna bir yatırım yapıyordur. Yazın öğrenmeye katkıda bulunuyordur. Çocuğunu alıp bir parka gidip orada sohbet ediyorsan, birlikte oynuyorsan çocuğuna yatırım yapıyorsundur. Aynı şekilde çocuklarını alıp müzelere gidiyorsan, gezilere katılıyorsan, yeni ülkeler, yeni şehirler, yeni mahalleler keşfediyorsan çocuğuna yatırımda bulunuyorsun, yazın öğrenme kaybına engel oluyorsun demek.

Bunların ötesinde planlı aktiviteler var. Bunlar yaz okulu olabilir, futbol okulu olabilir, basketbol olabilir, sanat olabilir, resim kursu veya tiyatro kursu v.s. Matematik köyü var, buna benzer yaz tatil kampları var. Bu aktivitelerde çocuğun kendi akranlarıyla öğrenme fırsatı olur. Eğlenceli ortamda çocuk aileden bağımsız olarak okuldaki müfredata bağlı formatından farklı bir formatta öğrenme fırsatı bulabilir. Ebeveynlere tavsiyem bunların hepsi olabilir.

Yaz tatiline başlamadan önce öğretmenlerin öğrenme kaybını velilere anlatmaları lazım.

Öğrenme kaybıyla ilgili öğretmenlere önerileriniz nelerdir?

Yaz tatiline başlamadan önce öğretmenlerin öğrenme kaybını velilere anlatmaları lazım. Türkiye’de çok bilinen bir kavram değil. Öğretmenin olmadığı yerde veliler devreye girecektir. Dolayısıyla bunu öğretmenin yapması lazım. Üç dört yıldır bu konuyu elimden geldiğince yazılarımda anlatmaya çalışıyorum. Henüz bilinirliği arzu edilen bir noktada olmayan bir konu. Dolayısıyla ebeveynleri uyarma görevini öğretmenlerin yapması lazım.

İkinci olarak öğretmenlerin velilere kendi bulundukları şehirlerde veya bölgelerde bu öğrenme kaybını giderici aktivitelerin bir dokümanını sunmaları lazım. Bir deney yapma etkinliği olabilir, gözlem rehberi olabilir, doğa gözlemi olabilir. İyi tatil setleri şunlardır, şu müzeler vardır, gezi için şöyle bir rota izleyebilirsiniz gibi. Üçüncü olarak da STEM ve robotik uygulamalar yaparak öğrenme fırsatı verebilir çocuklara. Bunların hepsi ailelerin gözetiminde çocukların yapabileceği etkinliklerdir. Dolayısıyla öğretmenler belki bu anlamda yaz boyunca öğrencilerine bir nevi proje bazlı öğrenme fırsatları yaratabilir.

 Selçuk Bey size bu söyleşi için teşekkür ediyoruz. Umarım tüm ebeveynler ve öğretmenler söylediklerinizden ve önerilerinizden faydalı bilgiler edineceklerdir.

Bu söyleşi Classloom’da yayınlanmıştır.

http://blog.classloom.com/tr/selcuk-sirin-roportaji-yaz-tatilinde-ogrenme-kaybi-nedir-ve-nasil-onlenir/

Reklam

“Prof.Dr.Selçuk Şirin Röportajı: Yaz Tatilinde Öğrenme Kaybı Nedir Ve Nasıl Önlenir?” için bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s